Mühendislik ve Teknolojinin Kısa Tarihi

Onuncu Adam

MB Üyesi
Kayıt
24 Mayıs 2017
Mesajlar
6
Tepkiler
10
Meslek
Makine Mühendisi
Üniv
Selçuk Üniversitesi
Mühendislik ve teknoloji; insanlık tarihinin uzun zamandır süregelen temel uğraşları arasında yer almaktadır. Bunlar gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Toplumlar, teknoloji ve mühendislik alanına büyük yatırımlar yapmışlardır ve yapmaktadırlar. Bu yatırımların iyi amaçla olduğu kadar, kötü amaçlara da hizmet edebileceğini unutmamak gerekir. Teknolojik ilerleme ile güçle toplumlar, kendileriyle beraber doğayı, tüm insanlığı yok edebilecek potansiyele sahip bulunmaktadır.

Çeşitli farklılıklar içermesine karşın mühendislik dalları, birbirlerini ortak bir paydada birleştirebilecek benzer özelliklere sahiptir. Birbirinden farklı alanlarda çalışan mühendislerin kullandıkları terminoloji, kuram, çalışma alanları ve yönelimler farklı olabilir, fakat mühendislik etkinliklerin ilişkin karar verme süreçleri tüm mühendislik alanlarında birbirine benzemektedir.
Geçen son yüzyıllarla birlikte teknoloji hayatımızı hem olumlu hem de olumsuz anlamda daha fazla etkilemeye başladı. Teknoloji sayesinde daha rahat ve iyi bir yaşam sürebiliyoruz. Ama aynı zamanda kendi kendimizi yok eden; doğaya, canlılara, ve ekosisteme zarar veren, doğal kaynakları ve ne yazık ki insanları sömüren büyük bir beceri kazanmış bulunuyoruz.

Örnek olarak; gelişmekte olan ülkeler, ucuz iş gücü kullanarak üretim yapan yatırım alanları olarak görülmektedir. Çünkü yetersiz teknolojiye sahip olmaları bu ülkelerin ekonomik engellerle karşı karşıya kalmaları sorununu ortaya koymaktadır. Uluslararası ekonomik yarışta ise başarıya ulaşmak için modern teknolojiye ihtiyaç vardır. Zaman içerisinde teknoloji daha fazla sermaye gerektirir. Yeterli sermayeye sahip olmayan gelişmekte olan ülkeler, ucuz iş gücü kullanımıyla imalat ve montaj yaparak ulusal gelir düzeylerini ve teknolojik becerilerini arttırmak eğilimindedirler. Ancak bunlar, teknolojik buluşlar alanında gelişmiş ülkelerle ekonomik yarış noktasına ulaşmalarına yetmez.
Sayısal bilgisayar teknolojisinde hızlı gelişme aynı zamanda imalat ve sistem otomasyonunu geliştirmekte, otomasyon ise karmaşık işleri basitleştirerek iş gücü rolünü makinelerin üstlenmesini sağlamaktadır. Bu durum ise, gelişmekte olan ülkelerin kozu ucuz iş gücünün önemini azaltmaktadır.

Otomasyonun ileri düzeye gelmesi aynı zamanda imalat ve montaja yönelik girişimleri azaltmaktadır.

Yeryüzü tarihinde oldukça uzun bir süre boyunca insana dair bir ize rastlanmaması, teknoloji ve mühendisliğin aslında gayet kısa bir geçmişi olduğunu düşündürür. Dünyamız beş milyar yaşında olmasına karşın, insanoğlu iki buçuk milyon yıldır dünyada yaşamakta. İnsanlık tarihinin gayet uzunca bir döneminde teknolojik gelişme önemsiz sayılabilecek bir konumda olması muhtemel.

İlk insanların sivri uçlu kaya parçası gibi basit aletler yaptıklarını biliyoruz. İlk insanlar bu aletleri kendi başlarına yapmışlardı. İki buçuk milyon yıllık insanlık tarihinin uzun bir döneminde kullanılan üretim biçiminin modern teknolojiyle, haliyle, hiçbir ilgisi yoktu.

Ateşin keşfi ile insanların, birçok alanda olduğu gibi, teknik becerileri de artmaya başladı. Dört yüz bin yıl öncesine ait tahta mızrak kalıntıları gibi örnekler bu aletlerin ateşten yararlanılarak yapıldığını göstermektedir.


İki yüz bin yıl önce taş el baltaları yapılmıştır. Elli bin – iki yüz bin yıl öncesi zaman diliminde kullanılan taş el baltalarının etkileyici biçimleri, bu aletlerin bu aletlerin yapımında bazı tekniklerin kullanıldığını göstermektedir. Ok ve yayın keşfi on beş bin yıl öncesine dayanmaktadır. Aletlerin bazılarında rastlanan hayvan figürleri gibi biçim ve süslemeler zanaat ve sanatın o zamanlardan beri iç içe olduğunu göstermektedir. Teknolojide yaratıcılık zanaat ve sanatla iç içe geçmiştir.

Yaklaşık on bin yıl önce avcı - toplayıcı insan artık çiftliklerde yaşıyor, hayvanları evcilleştiriyor, köy kasaba gibi toplu yerleşkelerde oturuyordu. Toplu yaşam, teknolojide uzmanlaşmayı ön plana çıkardı. Bu devirde ev inşaatı gibi temel gereksinimlere eskisine göre daha fazla çaba harcanıyordu. Nesnelerin üretiminde, ürünlerin uzun süreli kullanımına önem veriliyordu. Tarıma bağlı yeni yaşam biçimi, gıda maddelerinin korunmasına ve depolanmasına ilişkin yeni teknikler bulunmasını gerektirdi.

Bu zorunluluklar sonucu:

M.Ö. 10.000 yılında Japonya’da çömlekçilik keşfedildi.

M.Ö. 6.000 yılında dokumacılık gelişti ve basit dokuma tezgahı icat edildi.

M.Ö. yılında yazı yaygın olarak Sümerler tarafından kullanılıyordu.

M.Ö. 3.500 yılında tekerlek ve kayık, Nil ve Fırat Nehri arasında kalan bölgede kullanılıyordu.

M.Ö. 3.000 yılında ağırlık ve ölçü birimleri Mısır’da yaygın kullanıma sahipti. Saban Babil’de biliniyordu. Çömlekçi çarkı da aynı dönemde icat edimişti.

M.Ö. 3.000 – 2.500 yılları arasında Mısır’da piramitler inşa edildi.

M.Ö. 3.000 yılına ait yapı kemerlerinin mükemmel kullanımı Mezopotomyalıların bilgi ve becerilerini gözler önüne sermektedir.

M.Ö. 2.000 yılında Girit’te kaldırımların ve kanalizasyon sisteminin yapımına başlandı. Bu yıllarda Hammurabi yasaları kaleme alınmıştır. Yapı inşası ilkelerinden dolayı inşaatçılık üzerine yazılmış ilk yazılı kaynak kabul edilir. Bu tür kurallar o dönemde inşaatçılıkla uğraşan kişileri alanlarında uzmanlaşmaya yönelttiğini gösterir. Savaş aletleri yapımında ise Asurlular teknolojiyi ileri düzeyde uygulamışlardır.

M.Ö. 1.000 yıllarında Yunanistan’da fen bilgisi temelleri atıldı.

M.Ö. 582-500 yıllarında Pisagor okulu geometrinin temellerini attı.

M.Ö. 300 yıllarında Euclid çalışmalarnı bu temeller üzerine kurdu. Bu dönemlerde Yunanlılar mekanik teknolojide de yaratıcı atılımlar yaptılar. Archimedes bileşik makaraları, hidrolik vidaları, büyüteci ve çeşitli savaş makinalarını icat etmiştir. İskenderiyeli Heron vinçler, ağırlık kaldıran mekanik aletler, dik açı gösteren alet, mengeneler, buharlı türbinler, su pompaları gibi aletler yapmıştır.


M.Ö. 25 yılında Marcus Vitruvius Pollio tarafından “De Architectura” adlı ilk mühendislik ders kitabı kaleme alındı.

M.S. 100 yıllarında Frotinus 250 millik su kanalları inşasını yaptı ve su sistemleri hakkında “De Aquis” adlı kitabını yazdı.

M.S. 9. yüzyılda koşum takımı ve at nalı icat edildi.

10. yüzyılda batı avrupada sınırlı olsa da su ve rüzgar enerjisi kullanılıyordu.

13. Yüzyılın Gotik Katedralleri yapımı en büyük etkileyici mühendislik başarıları arasında yer alır.

Orta çağ boyunca silah, zırh ve diğer savaş aletleri yapımında başarı kaydedildi. Su ve rüzgar enerjisi kullanıldı.

Bu devirlerde tüm teknolojik gelişmeler insan ve hayvan enerjisine dayanıyordu. Teknoloji, Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra Ortadoğu ve Uzakdoğu’da daha fazla gelişti. Yeni buluş, kural ve fikirler Yunan ve Romalılardan alınan bilgilere eklendi. Demir kalıpçılık, eş arabası, dümen, barut, kağıt, ipek dokumacılığı, tahta ve metal kalıplı matbaacılık 12. ve 13. yüzyılda Avrupa’ya ulaştı. Roma’nın yıkılışı ve orta çağ dönemi arasında Avrupa’da teknolojik gücün yok olduğu devrede de teknolojik gelişme sürmüştür. Modern mekanik enerjinin temelleri atılmış, su çarkları ve basit dişliler Yunanlılar; büyük değirmenler Romalılar tarafından yapılmıştır.

1085’lerde İngiltere’de tahıl öğütmede kullanılan, suyla çalışan 6.000 değirmen vardı. Bu icat ve olanaklar, çekiçhane ve bıçkıhanelerin kurulmasına olanak sağlamıştır.

1250 – 1350 yılları arası Avrupa’da mekanik icat çağı olarak bilinir. Bu yıllarda eğiren ve ören aletler, ağırlıkla çalışan mekanik saatler, ateşli silahlar geliştirildi.

16. ve 17. Yüzyıl etkinlikleri bilimsel devrim olarak nitelendirilir.Bilimin teknolojiye yaklaşmasına yol açan bilimsel yaklaşımlar, metodojiler, kurammlar ve fikirler geliştirildi. Galileo (1564 – 1642) kuramları doğrulamak için deneye ihtiyaç olduğunu düşünüyordu. Zamanı, su ve güneş saatinden daha iyi gösteren sarkaçlı saatleri icat etti ve bu sayede hız, oran gibi ölçüm verilen deneylerde kullanılan teknolojik aletlerin gelişmesine öncü ve yardımcı oldu.

1698’de ilk buhar makinası yapıldı.

Richard Ark Wright (1732 – 1792) ve John Kay (1733-1784) tarafından icat edilen ve 1769’da patenti alınan eğirme tezgahı, su çarkıyla çalışan bir makina idi. Daha önce zevk için makina ve din aşkıyla katedraller yapımı yerini işçi tasarrufu ve üretim artışı yapan makinalar yapılması, ‘teknolojide ekonomi’ düşüncesine bıraktı.



Yeni makinalarda buhar enerjisi kullanılmaya başlandı. James Watt (1736 – 1819) buhar enerjisinin kullanımında geliştirdiği standartla verimi üç katına çıkardı. Bu standartlar düzengeç kullanımı, iki taraflı çalışma, dış yoğunlaştırma, ölçümlerin keskinliği gibi özelliklerdi.

18. yüzyılda Joseph Langrange, Joseph Fourier, Pierre de Laplare gibi matematkçiler, fizik alanın ve teknolojideki gelişmelerin ihtiyaç duyduğu matematiksel desteği ve temeli sağladılar.

18. yüzyılda “meşhur” sanayi devrimi yaşandı. Elle yapılan işler makina ile yapılmaya başlandı. Saanayi devrimi buhar ve çelikle başladı, ulaşım ve iletişimle sona erdi. Teknoloji, sanayi devrimi süresince Avrupa’nın ekonomik gelişimi açısından vazgeçilmez bir hale geldi. İş hayatında uzmanlık arttı.

1852’de Henry Giffrad’ın buharlı balonu 17 mil uçtu. Termodinamiğin yeni ortaya çıktığı dönemde bu, önemli bir ‘teknoloji’ başarısıydı. 1876’da Graham Bell’in telefonu icadı yeni bir çığır açmış oldu. Aynı yıllarda Otto’nun içten yanmalı motor çevrimini bulması motor ve otomotiv teknolojisinde ilk adımlar oldu.

19. Yüzyılda Sadi Carnot termodinamiği geliştirdi. James Cleck Maxwell elektrik ve magnetik arasındaki ilişkiyi açığa çıkardı.

Mühendislik ve teknoloji... Tarihsel süreç içerisinde birbirine dolanmış iki kavram. Mühendisler her daim teknolojinin elçileri olacak.




Sait Mert Baş
 

hacker_

MB Üyesi
Kayıt
23 Temmuz 2017
Mesajlar
19
Tepkiler
0
Yaş
33
çok sağol güzel konu

çok sağol güzel konu
çok sağol güzel konu
 
Konu sahibi
Konu sahibi
Onuncu Adam

Onuncu Adam

MB Üyesi
Kayıt
24 Mayıs 2017
Mesajlar
6
Tepkiler
10
Meslek
Makine Mühendisi
Üniv
Selçuk Üniversitesi
Teşekkür ederim.
 
Yukarı Alt