Amerikan doları neden değerlendiğini bir başka yazıda paylaşacağımı yazmıştım. Sözümüzde duralım.
Konu o kadar basit bir konu değil. Değerlendirmeyi yaparken siyasal ve ideolojik bakış açılarını da konuşmakta yarar var.
Öncelikle hiç bir şekilde yazının amacı bir Amerikan düşmanlığı değildir. Konuyu olabildiğince tarafsız ele alıp ormanı yukarıdan göstermeye çalışacağım.
Malumunuz ABD, yaklaşık 300 yıllık bir geçmişe sahip olan, sadece son 100 yıldır dünyada siyasi yönlendirici olarak varlık gösteren bir devletler topluluğudur. ABD'den evvel dünyanın patronları kimlermiş bir bakalım.
Eski tarihlerde elbet ki dev imparatorluklar kuruldu ancak bunların dünyanın geneli üzerindeki etkilerini tam olarak bilemediğimiz için, gezegenin her yeri tam olarak keşfedilmemiş olduğundan biz Roma'dan başlayalım.
Roma İmparatorluğu
- Bütün Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'yu ele geçirmiş, kölelik uygulamasını hat safhaya çıkartmış, fetih ettiği yerlerde askeri baskı sürmüş ve çok kanlar dökmüştür.
- İnsanlığa katkısı, bilim, hukuk, ekonomi ve siyaset konularında büyüktür.
- Günümüz Avrupası'nın temellerini oluşturur.
- Yaklaşık bin yıl hüküm sürmüştür
Emevi-Abbasi İmparatorluğu
- İslam'in dünyada hızla yayılmasından sonra ortaya çıkan siyasal bir güç olarak doğdu.
- Yaklaşık 300 yıl boyu dünya siyasetine yön verdi
- İslam anlayışına siyasal gücün lehinde siyasal ve hukuksal olarak farklılıklar getirdi.
- Medeniyete katkısı hala tartışılan bir konu olsa da, sanatta ve edebiyatta kalıcı izleri oldu. Siyasal etkilerinden, takip eden imparatorluklar etkilendi günümüzde geri kalmış ülkelerde halan daha izleri sürmektedir. Ortaya çıkarttıkları siyasal anlayış günümüz emperyalizmine hizmet etmektedir.
Cengizhan İmparatorluğu
- Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devletidir.
- Yüksek bir askeri basarinin ürünü olarak kisa sürede tüm Asya ve Avrupa'nin büyük kismini topraklarina katmistir.
- Ele geçirdigi ülkelerde nüfusu kimi tarihçilere göre %80 oraninda azaltmistir.
- Askeri litaratüre katki saglamis ancak bilim, ekonomi, siyaset ve hukuksal anlamda medeniyete katkisi olmamistir. Aksine Asya'da var olmus bir medeniyeti yok etmistir.
- Impratorlugun güçlü oldugu dönem Cengiz Han'in ömrü kadar olmustur, kisa sürmüstür.
Osmanlı İmparatorlugu
- Orta Asya - Islam sentezi olan Bektasilik temeliyle kurulmustur.
- 400 yil Dünya siyasetinde yönlendirici güç olmustur.
- Ele geçirdigi topraklarda baris ve huzur saglamistir.
- Sahip oldugu güce göre medeniyete katkisi tartisilir.
- Tam bir imparatorluk olduktan sonra Orta Asya/Islam sentezinden Emevi- Abbasi yönetim anlayisina geçmesi sonunu baslatmistir.
- Imparatorluk yikildiginda kendisinden çikan ülkelerde insanlik ortaçag seviyelerinde kalmistir.
Ispanyol Imparatorlugu
- Devletin Imparatorluga dünüsmesi önce yarim adadaki siyasal birlikle saglanmis, daha sonra çografi kesifler yoluyla ülke hizla güçlenmistir.
- Feth edilen topraklarda insanlik adina utanilacak sekilde katliamlar yapilmis, tek amaç sömürge olmustur.
- Insanligin sahip oldugu bilgi birikimi, diger irklari yok edip sadece kendi varligini dünyaya kazimak anlayisinda kullanilmistir.
- Ispanya'nin en güçlü oldugu tarihlerde doguda barisi ve huzuru Osmanli sagladigi için, Kuzey Afrika ve dogu ülkeleri bu katliamlara maruz kalmamistir ancak yeni dünya ülkelerinde insanlik adina bir yikim yasanmistir.
- Amerika kitasinda bir çok medeniyet yok olmus, diller ve dinler tarihten ispanyol imparatorlugu yüzünden silinmistir.
- Kölecilik, sömürücülük en aci sekilde yasanmistir.
- Olumlu yönleri, denizcilikte, cografyada, ekonomide önemli adimlar atilmistir.
- Fransa ve Ingiltere'nin dünya siyasetinde etkilerinin hizla artmasiyla pasifize edilmis, zaman içersinde sahip oldugu interlandi da kaybetmistir.
- Bugünkü siyasal bütünlügü, ana kitasi olan iber yarim adasinda tartisilacak kadar güçsüzlesmistir.
Fransiz Imparatorlugu
- Sionizmin eski Misir tarihine dayanan geçmisinin uzun bir aradan sonra dünya siyaset sahnesine tekrar çikmasi sonucu yasanan bir çagi kapatip yenisini açan 1789 devrimiyle Fransa, döneminin en güçlü ülkesi olmustur.
- Demokraside, hukukta, bilimde, edebiyatta, kültürel gelisimde, siyasette ve daha bir çok konuda medeniyete büyük katkilar saglanmistir. Askeri alanda devrimsel gelismeler bu imparatorluk zamaninda olmustur.
- En ezeli rakibi Ingiltere ile müthis bir rekabet yasamis, daha çok dinsel ve düsünsel alanlardaki reformlarda Ingilizler'den geride kaldigi için 19. yy ortalarinda liderligi rakibine
kaptirmistir.
- Medeniyete en büyük katkisi, bilmin, özgür düsüncenin insan refahina ve ülke gelisimine olan öneminin ortaya çikmasi olmustur.
- Irk milliyetçiligi dünyada önem kazanmis, din için yapilan savaslarin yerini almistir.
Ingiliz Imparatorlugu
- Sionizmin gizli kaldigi dönemlerde tekrar filizlenmesi için saglanan ortam, dünyada ortaya çikan bilim ve teknikteki gelismeler isiginda en iyi sekilde degerlendirilip son derece güçsüz
bir devletten dünyanin en büyük imparatorlugu dogmustur.
- Dinsel ve düsünsel konularda dünyanin en ileri noktasina ulasmasi sayesinde o dönemde ortaçag katolik etkilerinden tamamen arinamamis en azili rakibi Fransa'ya karsi üstünlük saglamistir.
- 18 ve 19 yy boyu süren koloni savaslarinda da üstün olmustur. Ispanya ve Osmanli'yi dünya siyasetinde pasifize eden yine önemli ölçüde Ingiltere olmustur.
- Dil, din, teknoloji, siyaset, bilim, sanat, demokrasi gibi bir çok düsünsel alanda insanliga bilgi birikimi saglamistir.
20 yy'in baslarinda tohumlarinin Fransiz devrimi ile atildigi milliyetçilik akimlari sömürgelerine de siçramasi sonucu sahip oldugu emperyal gücü kendisinden türeyen ABD'ye devrederek kabuguna çekilmistir.
20 yy baslari ve yeni dünya Imparatoru Amerika Birlesik Devletleri.
ABD 18 ve 19 yy'in süper gücü olan Fransa ve Ingiltere'nin anlasmasi sonucu kurulmustur. Bu iki imparatorlugu sanayi devrimi ve takibinde yasanan Fransiz ihtilali ile sahlandiran da sionizmdi.
ABD'nin kurulus temelleri bu yüzden dolayi yahudi mistik inancina baglidir. ABD kuruldugu ilk yillarda, bu iki imparatorluk kita üzerinde hakimiyet alanlarinda savas vermekteydi. AncakFransa- Ingiltere aralarinda bugün bile bilemedigimiz bir takim gizli anlasmalar yaptilar ve ABD bagimsiz oldu.
Ekonomi biliminde ortaya çikan devrim niteliginde buluslara göre, 250 milyonluk bir pazar için kurulacak bir alt yapi, dünyanin tamamina mal saglayabilecekti. Ölçek ekonomilerinin ortaya çikmasi ve birim basi maliyetlerin inanilmaz düsmesi sonucu ABD'yi dünyanin 1 numarali tedarikçisi durumuna getirmis oldu. Ekonomisi hizla büyüdü. ABD'ye dünyanin 4 yanindan göç edilmesi cazip kilindi.
2. Dünya Savasi da Amerika merkezli sionistlerin bir senaryosu oldugu yaygin bir görüstür. Savasi Japonya'ya attigi atom bombasi ile neticelendiren, 1945'e kadar kendisine rakip olma potansiyeli olan Japonya ve Almanya gibi dev iki ülkenin Anayasa'sini yazarak dünya siyasetinde bunlarin yerini kendi çikarlari dogrultusunda belirlemistir. Hegel diyalektinde bahsedilen karsit güç teorisi geregi Sovyetler Birligini de kurduran yine ABD'deki sionistler olmustur. 1917'de yapilan Sovyet devriminin arkasinda sionizmin olmasinin sebebi de budur. 1991 yilinin sonunda bu birligin dagilmasindan sonra süper güç yine kendi karsit gücünü yaratarak El Kaide, ISID gibi örgütler kurmustur.
ABD 2. Dünya Savasi'ndan sonra dünyada tartisilmaz bir üstünlüge ulasmistir. Istikparat, ekonomi, bilim, askeri gibi hemen hemen her konuda rakipsiz bir durumdadir. Günümüzde bu güçle rekabet etmek neredeyse imkansizdir. Dünyanin her yerinde zeki insanlar Amerika'da çalismaya tesvik edilmekte red edenlerin ise baska ülkelere hizmet vermesi çesitli yollardan engellenmektedir.
Microsoft, Google, Appel, Facebook, Twitter gibi bir çok ülkenin milli gelirinden fazla ciro yapan sirketler bu döngünün ürünüdür. Silokon vadisi özgürlügün ve yaraticiligin sinirlarinin para ile birlestigi bir yer olarak tasarlanmistir.
Nüfusu 7 milyara ulasmis olan gezegenimizde hepimize silah zoruyla dayatilan petro-dolar ekonomisinde insanlar ABD için çalismaktadirlar.
"Amerika çok uzun yillardir ciddi derecede dis ticaret açigi verirken parasi nasil olur da degerlenir" sorusunun cevabini aramak için bukadar uzun bir giris yapmak zorunda kaldim.
1995 yilinda Marakes'de toplanan dünya ticaret örgütü komünizmden çikan Cin'i dünya ekonomisine entegre etme karari aldi. Cin, bu karardan sonra yabanci sermayeye kapilarini açti. 1990'li yillarin basindan 2011 yilina kadar orta doguda sürdürdü operasyonlar neticesinde ABD düzenli olarak para basiyordu ve dolar dünyada deger kaybediyordu. Cin'in ucuz is gücü ile piyasaya girmesi Amerika'nin bastigi karsiliksiz dolarlara mal olarak cevap verdi. Aksi halde ABD ekonomisi çökebilirdi. Aradan geçen süre içersinde basta Cin olmak üzere bazi ülkelerin rezervlerinde büyük ölçüde dolar birikti. Ülkemiz de bu dolar bollugundan faydalandi. Cin, Rusya, Almanya gibi ülkeler kasalarinda biriken dolarlara güvenerek dünya dengelerinde ABD ile pazarlik güçlerini arttirmak istediler. ABD sirketlerinin Avrupa, Rusya ve bir çok gelismekte olan ülkede fon sahibi oldugunu, dünyaya basilip dagitilmis olan dolarlari yine bu sirketlerin yönettigi aslinda gizli degildi ancak hükümetlerin bu fonlarin tamamen özel sirketlerce yönetildigini sanmalari ABD'yi bir güç gösterisinde bulunmaya itti.
Ilk basta dolarin faizininin yükselecegi söylentisi ile fon çikislarinin kapitalist sistemin isleyisine uygun gösterilmesi saglandi. Aylar oldu hala faizde bir artis yok. Daha sonra ABD'nin çiftligi olan bazi petrol üreten ülkelere üretim artisi baskisi ile Rusya ve Iran ekonomilerine darbe vuruldu. ABD ortadoguda planladigi düzen için bazi devletlerden destek bekliyor.
Bunlarin basinda Rusya, Iran ve Fransa-Almanya geliyor. Geçen ay yasanan ve asiri menyatize edilen Charlie-Hebdo saldirisi da bunun neticesiydi.
Kisisel tahminim, dünyada dolar kitligi bi süre daha devam edecek. ABD, orta dogu istedigi kivama gelene kadar söz konusu ülkeleri zorlayacak ve ikna ettikten sonra elinde tuttugu parayi Orta Dogu'yu yeniden insaa etmek için tekrar salacak. Bu süreç nekadar sürer simdiden ön görmek kolay olmayacak.
-Amerikan Imparatorlugu henüz gücünün doruklarina ulasmamistir.
-Dünyada siyasi, ekonomik ve dil birligi kurma yolunda ilerlemektedir.
-Bilim ve teknolojide insanlik hayal edilemeyecek noktalara ulasmistir.
-Uzay çalismalarinda rakipsizdir. Insanlik adina çok büyük ilerlemeler yasanmistir
Amerika hiç süphesizdir ki dünyayi hegemonyasi altina almis ve sömürmektedir. Geçmis imparatorluklarla kiyaslama yaparsak, bu imparatorluk zamaninda dünya nüfusu ciddi oranda artmis, insanoglu medeniyet çizgisinde bir çok ilk yasamistir. Dünyanin bir çok yerinde bebek ölümleri ve açlik azalmis, insan ömrü uzamistir. ABD'nin isledigi cinayetler ve döktûgü kani geçmisteki imparatorluklarla kiyaslarsak ABD öldürmek yerine sömürmeyi, zeki insanlari kendisine toplamayi seçmektedir.
Sonuç itibariyle biz siradan insanlarin seçme hakki yoktur. Kim güçlüyse zaten o yönetir. Iyi yöneten de kalici olur.
Konu o kadar basit bir konu değil. Değerlendirmeyi yaparken siyasal ve ideolojik bakış açılarını da konuşmakta yarar var.
Öncelikle hiç bir şekilde yazının amacı bir Amerikan düşmanlığı değildir. Konuyu olabildiğince tarafsız ele alıp ormanı yukarıdan göstermeye çalışacağım.
Malumunuz ABD, yaklaşık 300 yıllık bir geçmişe sahip olan, sadece son 100 yıldır dünyada siyasi yönlendirici olarak varlık gösteren bir devletler topluluğudur. ABD'den evvel dünyanın patronları kimlermiş bir bakalım.
Eski tarihlerde elbet ki dev imparatorluklar kuruldu ancak bunların dünyanın geneli üzerindeki etkilerini tam olarak bilemediğimiz için, gezegenin her yeri tam olarak keşfedilmemiş olduğundan biz Roma'dan başlayalım.
Roma İmparatorluğu
- Bütün Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'yu ele geçirmiş, kölelik uygulamasını hat safhaya çıkartmış, fetih ettiği yerlerde askeri baskı sürmüş ve çok kanlar dökmüştür.
- İnsanlığa katkısı, bilim, hukuk, ekonomi ve siyaset konularında büyüktür.
- Günümüz Avrupası'nın temellerini oluşturur.
- Yaklaşık bin yıl hüküm sürmüştür
Emevi-Abbasi İmparatorluğu
- İslam'in dünyada hızla yayılmasından sonra ortaya çıkan siyasal bir güç olarak doğdu.
- Yaklaşık 300 yıl boyu dünya siyasetine yön verdi
- İslam anlayışına siyasal gücün lehinde siyasal ve hukuksal olarak farklılıklar getirdi.
- Medeniyete katkısı hala tartışılan bir konu olsa da, sanatta ve edebiyatta kalıcı izleri oldu. Siyasal etkilerinden, takip eden imparatorluklar etkilendi günümüzde geri kalmış ülkelerde halan daha izleri sürmektedir. Ortaya çıkarttıkları siyasal anlayış günümüz emperyalizmine hizmet etmektedir.
Cengizhan İmparatorluğu
- Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devletidir.
- Yüksek bir askeri basarinin ürünü olarak kisa sürede tüm Asya ve Avrupa'nin büyük kismini topraklarina katmistir.
- Ele geçirdigi ülkelerde nüfusu kimi tarihçilere göre %80 oraninda azaltmistir.
- Askeri litaratüre katki saglamis ancak bilim, ekonomi, siyaset ve hukuksal anlamda medeniyete katkisi olmamistir. Aksine Asya'da var olmus bir medeniyeti yok etmistir.
- Impratorlugun güçlü oldugu dönem Cengiz Han'in ömrü kadar olmustur, kisa sürmüstür.
Osmanlı İmparatorlugu
- Orta Asya - Islam sentezi olan Bektasilik temeliyle kurulmustur.
- 400 yil Dünya siyasetinde yönlendirici güç olmustur.
- Ele geçirdigi topraklarda baris ve huzur saglamistir.
- Sahip oldugu güce göre medeniyete katkisi tartisilir.
- Tam bir imparatorluk olduktan sonra Orta Asya/Islam sentezinden Emevi- Abbasi yönetim anlayisina geçmesi sonunu baslatmistir.
- Imparatorluk yikildiginda kendisinden çikan ülkelerde insanlik ortaçag seviyelerinde kalmistir.
Ispanyol Imparatorlugu
- Devletin Imparatorluga dünüsmesi önce yarim adadaki siyasal birlikle saglanmis, daha sonra çografi kesifler yoluyla ülke hizla güçlenmistir.
- Feth edilen topraklarda insanlik adina utanilacak sekilde katliamlar yapilmis, tek amaç sömürge olmustur.
- Insanligin sahip oldugu bilgi birikimi, diger irklari yok edip sadece kendi varligini dünyaya kazimak anlayisinda kullanilmistir.
- Ispanya'nin en güçlü oldugu tarihlerde doguda barisi ve huzuru Osmanli sagladigi için, Kuzey Afrika ve dogu ülkeleri bu katliamlara maruz kalmamistir ancak yeni dünya ülkelerinde insanlik adina bir yikim yasanmistir.
- Amerika kitasinda bir çok medeniyet yok olmus, diller ve dinler tarihten ispanyol imparatorlugu yüzünden silinmistir.
- Kölecilik, sömürücülük en aci sekilde yasanmistir.
- Olumlu yönleri, denizcilikte, cografyada, ekonomide önemli adimlar atilmistir.
- Fransa ve Ingiltere'nin dünya siyasetinde etkilerinin hizla artmasiyla pasifize edilmis, zaman içersinde sahip oldugu interlandi da kaybetmistir.
- Bugünkü siyasal bütünlügü, ana kitasi olan iber yarim adasinda tartisilacak kadar güçsüzlesmistir.
Fransiz Imparatorlugu
- Sionizmin eski Misir tarihine dayanan geçmisinin uzun bir aradan sonra dünya siyaset sahnesine tekrar çikmasi sonucu yasanan bir çagi kapatip yenisini açan 1789 devrimiyle Fransa, döneminin en güçlü ülkesi olmustur.
- Demokraside, hukukta, bilimde, edebiyatta, kültürel gelisimde, siyasette ve daha bir çok konuda medeniyete büyük katkilar saglanmistir. Askeri alanda devrimsel gelismeler bu imparatorluk zamaninda olmustur.
- En ezeli rakibi Ingiltere ile müthis bir rekabet yasamis, daha çok dinsel ve düsünsel alanlardaki reformlarda Ingilizler'den geride kaldigi için 19. yy ortalarinda liderligi rakibine
kaptirmistir.
- Medeniyete en büyük katkisi, bilmin, özgür düsüncenin insan refahina ve ülke gelisimine olan öneminin ortaya çikmasi olmustur.
- Irk milliyetçiligi dünyada önem kazanmis, din için yapilan savaslarin yerini almistir.
Ingiliz Imparatorlugu
- Sionizmin gizli kaldigi dönemlerde tekrar filizlenmesi için saglanan ortam, dünyada ortaya çikan bilim ve teknikteki gelismeler isiginda en iyi sekilde degerlendirilip son derece güçsüz
bir devletten dünyanin en büyük imparatorlugu dogmustur.
- Dinsel ve düsünsel konularda dünyanin en ileri noktasina ulasmasi sayesinde o dönemde ortaçag katolik etkilerinden tamamen arinamamis en azili rakibi Fransa'ya karsi üstünlük saglamistir.
- 18 ve 19 yy boyu süren koloni savaslarinda da üstün olmustur. Ispanya ve Osmanli'yi dünya siyasetinde pasifize eden yine önemli ölçüde Ingiltere olmustur.
- Dil, din, teknoloji, siyaset, bilim, sanat, demokrasi gibi bir çok düsünsel alanda insanliga bilgi birikimi saglamistir.
20 yy'in baslarinda tohumlarinin Fransiz devrimi ile atildigi milliyetçilik akimlari sömürgelerine de siçramasi sonucu sahip oldugu emperyal gücü kendisinden türeyen ABD'ye devrederek kabuguna çekilmistir.
20 yy baslari ve yeni dünya Imparatoru Amerika Birlesik Devletleri.
ABD 18 ve 19 yy'in süper gücü olan Fransa ve Ingiltere'nin anlasmasi sonucu kurulmustur. Bu iki imparatorlugu sanayi devrimi ve takibinde yasanan Fransiz ihtilali ile sahlandiran da sionizmdi.
ABD'nin kurulus temelleri bu yüzden dolayi yahudi mistik inancina baglidir. ABD kuruldugu ilk yillarda, bu iki imparatorluk kita üzerinde hakimiyet alanlarinda savas vermekteydi. AncakFransa- Ingiltere aralarinda bugün bile bilemedigimiz bir takim gizli anlasmalar yaptilar ve ABD bagimsiz oldu.
Ekonomi biliminde ortaya çikan devrim niteliginde buluslara göre, 250 milyonluk bir pazar için kurulacak bir alt yapi, dünyanin tamamina mal saglayabilecekti. Ölçek ekonomilerinin ortaya çikmasi ve birim basi maliyetlerin inanilmaz düsmesi sonucu ABD'yi dünyanin 1 numarali tedarikçisi durumuna getirmis oldu. Ekonomisi hizla büyüdü. ABD'ye dünyanin 4 yanindan göç edilmesi cazip kilindi.
2. Dünya Savasi da Amerika merkezli sionistlerin bir senaryosu oldugu yaygin bir görüstür. Savasi Japonya'ya attigi atom bombasi ile neticelendiren, 1945'e kadar kendisine rakip olma potansiyeli olan Japonya ve Almanya gibi dev iki ülkenin Anayasa'sini yazarak dünya siyasetinde bunlarin yerini kendi çikarlari dogrultusunda belirlemistir. Hegel diyalektinde bahsedilen karsit güç teorisi geregi Sovyetler Birligini de kurduran yine ABD'deki sionistler olmustur. 1917'de yapilan Sovyet devriminin arkasinda sionizmin olmasinin sebebi de budur. 1991 yilinin sonunda bu birligin dagilmasindan sonra süper güç yine kendi karsit gücünü yaratarak El Kaide, ISID gibi örgütler kurmustur.
ABD 2. Dünya Savasi'ndan sonra dünyada tartisilmaz bir üstünlüge ulasmistir. Istikparat, ekonomi, bilim, askeri gibi hemen hemen her konuda rakipsiz bir durumdadir. Günümüzde bu güçle rekabet etmek neredeyse imkansizdir. Dünyanin her yerinde zeki insanlar Amerika'da çalismaya tesvik edilmekte red edenlerin ise baska ülkelere hizmet vermesi çesitli yollardan engellenmektedir.
Microsoft, Google, Appel, Facebook, Twitter gibi bir çok ülkenin milli gelirinden fazla ciro yapan sirketler bu döngünün ürünüdür. Silokon vadisi özgürlügün ve yaraticiligin sinirlarinin para ile birlestigi bir yer olarak tasarlanmistir.
Nüfusu 7 milyara ulasmis olan gezegenimizde hepimize silah zoruyla dayatilan petro-dolar ekonomisinde insanlar ABD için çalismaktadirlar.
"Amerika çok uzun yillardir ciddi derecede dis ticaret açigi verirken parasi nasil olur da degerlenir" sorusunun cevabini aramak için bukadar uzun bir giris yapmak zorunda kaldim.
1995 yilinda Marakes'de toplanan dünya ticaret örgütü komünizmden çikan Cin'i dünya ekonomisine entegre etme karari aldi. Cin, bu karardan sonra yabanci sermayeye kapilarini açti. 1990'li yillarin basindan 2011 yilina kadar orta doguda sürdürdü operasyonlar neticesinde ABD düzenli olarak para basiyordu ve dolar dünyada deger kaybediyordu. Cin'in ucuz is gücü ile piyasaya girmesi Amerika'nin bastigi karsiliksiz dolarlara mal olarak cevap verdi. Aksi halde ABD ekonomisi çökebilirdi. Aradan geçen süre içersinde basta Cin olmak üzere bazi ülkelerin rezervlerinde büyük ölçüde dolar birikti. Ülkemiz de bu dolar bollugundan faydalandi. Cin, Rusya, Almanya gibi ülkeler kasalarinda biriken dolarlara güvenerek dünya dengelerinde ABD ile pazarlik güçlerini arttirmak istediler. ABD sirketlerinin Avrupa, Rusya ve bir çok gelismekte olan ülkede fon sahibi oldugunu, dünyaya basilip dagitilmis olan dolarlari yine bu sirketlerin yönettigi aslinda gizli degildi ancak hükümetlerin bu fonlarin tamamen özel sirketlerce yönetildigini sanmalari ABD'yi bir güç gösterisinde bulunmaya itti.
Ilk basta dolarin faizininin yükselecegi söylentisi ile fon çikislarinin kapitalist sistemin isleyisine uygun gösterilmesi saglandi. Aylar oldu hala faizde bir artis yok. Daha sonra ABD'nin çiftligi olan bazi petrol üreten ülkelere üretim artisi baskisi ile Rusya ve Iran ekonomilerine darbe vuruldu. ABD ortadoguda planladigi düzen için bazi devletlerden destek bekliyor.
Bunlarin basinda Rusya, Iran ve Fransa-Almanya geliyor. Geçen ay yasanan ve asiri menyatize edilen Charlie-Hebdo saldirisi da bunun neticesiydi.
Kisisel tahminim, dünyada dolar kitligi bi süre daha devam edecek. ABD, orta dogu istedigi kivama gelene kadar söz konusu ülkeleri zorlayacak ve ikna ettikten sonra elinde tuttugu parayi Orta Dogu'yu yeniden insaa etmek için tekrar salacak. Bu süreç nekadar sürer simdiden ön görmek kolay olmayacak.
-Amerikan Imparatorlugu henüz gücünün doruklarina ulasmamistir.
-Dünyada siyasi, ekonomik ve dil birligi kurma yolunda ilerlemektedir.
-Bilim ve teknolojide insanlik hayal edilemeyecek noktalara ulasmistir.
-Uzay çalismalarinda rakipsizdir. Insanlik adina çok büyük ilerlemeler yasanmistir
Amerika hiç süphesizdir ki dünyayi hegemonyasi altina almis ve sömürmektedir. Geçmis imparatorluklarla kiyaslama yaparsak, bu imparatorluk zamaninda dünya nüfusu ciddi oranda artmis, insanoglu medeniyet çizgisinde bir çok ilk yasamistir. Dünyanin bir çok yerinde bebek ölümleri ve açlik azalmis, insan ömrü uzamistir. ABD'nin isledigi cinayetler ve döktûgü kani geçmisteki imparatorluklarla kiyaslarsak ABD öldürmek yerine sömürmeyi, zeki insanlari kendisine toplamayi seçmektedir.
Sonuç itibariyle biz siradan insanlarin seçme hakki yoktur. Kim güçlüyse zaten o yönetir. Iyi yöneten de kalici olur.