“Kadın sessizliği ve uysallığı öğrenmelidir. Kadının ne ders vermesine ne de erkeğin üzerinde yetki sahibi olmasına izin vermeyeceğim. Suskun olacak ve sessiz kalacaktır. Çünkü önce Âdem, sonra Havva yaratılmıştır ve ben seni susturacağım. Çünkü Sen bir kâfirsin, bir Cadısın.”
Böyle seslenmişti piskopos Cyril, Hypatia ya karşı. Belki de bu kadar dinine bağlı olduğu için aziz ilan edildi kim bilir. Ama ne var ki bu çağrısı tarihin en önemli bilim kadınlarından birini bir gece vakti bir grup tarafından çırılçıplak soyulup taşlanarak, hunharca katline sebep oldu.
Hypatia… İlk olarak babası Theon’un yanında başladı eğitimine. O karanlık dönemde, eğitimin neredeyse hiç olmadığı, var olan eğitiminde sürekli kilise baskısı altında olduğu bir dönemde, büyük bir cesaretle kalkıştı bu işe. Eğitimini Atina’da tamamlayıp İskenderiye’ye döndü. İskenderiye felsefe okulunun müdireliğini yaptı. Orada platoculuk düşüncesine dair insanlara eğitimler verdi. Doğayı; mantık, matematik ve deneylerle açıklamaya başladı. Hayatını değiştirecek olan ileride İskenderiye valisi olacak olan Orestes de o dersler sırasında âşık oldu ona. Piskopos Cyril’in ona karşı yaptığı her türlü saldırıya karşı onu korudu.
Aritmetik üzerine 13 ciltlik yorum yaptı. İlk hocası olan babası Theon’un yazdığı “Öklid Elementleri” Üzerine adlı eserini düzenledi. Apollonos’un “Konikler Üzerine” eserinde düzenlemeler yaptı. Ptolemy’nin “Almagest”i üzerine düzenlemeler yaptı. O dönemde kullanılan usturlabın daha gelişmiş bir modelini yaptı. Astronomi kanunları diye eser yayınladı. bu eserler her ne kadar günümüze kadar ulaşmamış olsa da, dünya Aristoyu Platoyu ve birçok yunan filozofunu onun sayesinde tanıdı. Gökcisimlerinin sınıflandırılması, hidrometrenin bulunmasında ve sıvıların yoğunluğunun belirlenmesinde etkili oldu.
370 yılında doğan hypatia, hakkında çok fazla bilgi olmasa da onun hakkında en sağlam bilgiyi o yıllarda yaşamış olan Socrates Scholasticus’un yazdığı Historia Ecclesiastica adlı eserinde anlatıyor. 415 yılında gerçekleşen o acı olayı da eserinde şu sözlerle anlatıyor.
“Hurafeleri gerçek gibi öğretmek, olabilecek en korkunç şeydir.” (Hypatia)